ÇOCUKLAR

Daha önce, Zilli'nin evimize gelişini anlatmıştım. Zilliyle yaşamaya başlamadan önce, bir kedi veya köpekle olan ilişkimin de, " ay, çok tatlı"dan öteye gitmediğini, pek de bir fikrim olmadığını da itiraf etmiştim. Yine o yazıda bahsettiğim, kızlarıma kavuşmama vesile olan kuzen Zeynep'in, kendi kedileri için, "bunları bir doğurmadığım kaldı" dediğinde de abarttığını , ama nasıl sevdiğini, canla başla uğraştığını gördüğüm için de haklı olduğunu düşünürdüm.
 
Yarın aşı günümüz. Öyle olunca, aklıma veterinere ilk ziyaretimiz geldi. Zilliyi "veterinere" yazdıracaktım :) Kalktık gittik. Kaydımı kuydumu aldılar; isim soyad, adres ..
 Sonra bombalar gelmeye başladı. "Çocuğun ismi?"
Belli etmiyorum, ama tavır koyacağım neredeyse, "Çocuk sahibi olmayanlar veterinere gelemiyor mu?" deyivereceğim; tuttum kendimi.
Daha ilk geliyorum; dur bakalım, daha neler gelecek, diye bekledim. Cevap verdim : "Barış".
 "Peki, kaç doğumlu?"
"95"

Şöyle bir yüzüme baktı sekreter; bir şey demedi. Komedi devam etti.
"Cinsiyeti?"
"Erkek.."
Ben hala uyuyorum, içimden fesuphanallahların biri geliyor , biri gidiyor. Niye şeceremizi çıkarıyor bu veteriner; yasal mı bakalım?
"Daha önceden yapılmış aşıları?" diye sorunca, ben ancak o zaman vaziyeti anladım.  Makaraları koyvereceğim, karnımı tuta tuta kendime güleceğim; ama sıktım kendimi. " Haaaaaaa, Zilli'yi soruyorsunuz siiiiiiz..." diye soğukkanlılıkla açıkladım; " Kusura bakmayın, ben ilk kez kedi besleyeceğim; veterinere de ilk kez geliyorum".   Kızcağız da gülecek, o da karnını tuta tuta, yerlere düşecek gülmekten, ama şimdi müşteriyi bozmak olmaz, "Olsun" dedi. "Ben de, kedi  95 doğumluysa çok nadir bir vakayla karşı karşıyayız, diye kayıt alıyordum".

Yaa, işte böyle. Ben o zaman nereden bileyim, kızım da kızım diye deliye döneceğimi, o yalnız kalmasın diye bir de kardeş getireceğimi; sonra kardeşe de "aşkım kızım, aplan nerde bakim?" diye sorular soracağımı...

Ne oldum değil, ne olacağım diyecekmişsin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder