KETEN SOFRA ÖRTÜSÜNDEN ÇEKYAT ÖRTÜSÜNE YOLCULUK

İşime yarayan, kafamda ampuller yaktıran fikirlere bayılıyorum. Daha doğrusu gördüklerimi evirip çevirip, kendime göre uyarlamaya, sonunda işe yarar bir şeye ulaşmaya bayılıyorum. Pek çok blog bu açıdan hayranlığımı kazandı. Bunlardan biri de Keyif Olsun. Nihal Hanımın ( ki, kendisi ilk takipçim olarak beni onurlandırmıştır) bloğunda gördüğüm bir zincir işi uygulaması, bana eski sofra örtümü yeniden kullanma olanağı sundu. Gerçi orada gördüğüm iş, çok daha zarif , olması gereken şekilde bir nakış. Ama, ben bunu evirdim çevirdim; fikri aldım, kendim için uyguladım.
Bu örtü, üzerinde bir türlü çıkaramadığım yağ lekeleri ile beni kara kara düşündüren, ne kullanabildiğim ne de atmaya kıyabildiğim, bej rengi keten bir örtüydü. Yağ lekelerinin üzerine denk gelecek şekilde irili ufaklı daireler çizip, içlerini zincir işiyle doldurmaya karar verdim. Renkleri çok hoşuma giden ebruli bir örgü ipi buldum. Daha çok tığ işi için kullanılabilir bir kalınlıkta. Bu konularda çok bilgili değilim, ipliğin tam ismini bilmiyorum; ama benim için önemli olan, zincir işiyle kendini gösterebilecek ve de dairelerin içinde istediğim dolgunluğu verebilecek kalınlıkta olmasıydı. Bazen bu tip şeyleri bilerek değil de, " Hmm; olur sanki bu" doğaçlamasıyla yapabiliyorum.
 
Koca örtüyü orta boy bir kasnağa geçirip, irili ufaklı pek çok daire doldurdum. Renkler ipliğin içinde değiştiği için, yaparken de çok eğlendim; tekdüze olmaktan çıktı iş.
Sonuç olarak, eski masa örtüm, yenilenmiş haliyle çekyat koltuğuma örtü oldu.
 
Dairelerin içinde hala boşluklar olması can sıkıcı evet; uğraştım; dikkat de ettim. Bazı falsolar var tabii; çünkü iğne iplikle başım pek hoş değil benim. Ama bu kadar sabretmiş olmam bile benim için önemli :)





2 yorum:

  1. Çok beğendim örtüyü. Hiç de acemi işine benzemiyor. İplik seçimi de bir o kadar başarılı.
    Güle güle kullan.
    Sevgiler :))

    YanıtlaSil